top of page

Zekat

İslam dini toplumsal yardımlaşma ve dayanışmaya büyük önem vermiştir.
Toplumda huzurlu yaşanabilmesi ve ekonomik dengenin sağlanabilmesi için Allah (c.c.) bazı ibadetlerle yardımlaşmayı Müslümanlara zorunlu tutmuştur. Bu ibadetlerden birisi de zekâttır.
Zekât, sözlükte temizlenme, bereket, artma, çoğalma anlamlarına gelir.
Dinî bir terim olarak ise dinimizce zengin sayılan bir Müslümanın yılda bir
kez malının belli bir miktarını ihtiyaç sahiplerine vermesidir. Yüce Allah (c.c.), zekât vermeyi akıllı, ergenlik çağına gelmiş ve dinen zengin Müslümanlara emretmiştir. Bu konuda ayetleriyle gerekli uyarılarda bulunmuştur. Bu ayetlerden birisi şöyledir: “Hâlbuki onlara dini Allah’a has kılarak ve hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredildi...” Yine başka bir ayette “Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin...” buyurarak zekât vermeyi Müslümanlara farz kılınmıştır.

Zekât ve sadaka vermenin bireysel ve toplumsal açıdan birçok faydası vardır. Müslümanı cimrilik, bencillik gibi kötü huy ve duygulardan kurtarmanın yanı sıra onun malını başkalarının haklarından temizler ve malını korur. İnsan Allah’a (c.c.) olan kulluk görevini yerine getirdiği için hem kendi mutlu olur hem de yoksullara yardım ettiği için toplumsal huzuru artırır. Zekât insana Allah’a (c.c.) şükretmeyi, öğretir, kişinin ahlakını güzelleştirir ve yardımlaşma
duygusunu geliştirir. Dünyevi karşılık beklemeden sadece Allah (c.c.) rızası için yardım eden kimseler, paylaşma alışkanlığı kazanır. Diğer taraftan da yardımlaşma duygusu toplumun varlığını sağlıklı ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmesi için büyük bir önem arz eder. Yardımlaşan toplumlarda toplumsal çatışma önlenir; toplumda barış ortamı sağlanır, zengin ve fakir arasında bir köprü oluşur. Bunun sonucunda güvenli bir ortam olur ve hırsızlık, kıskançlık gibi durumlar azalır.

bottom of page